Çocukluk Çağı Travmaları; İstismar

Çocukluk çağı travmaları ihmal ve istismar olarak ikiye ayrılır.

Çocuk istismarı bilim literatüründe sıklıkla yer alan bir olgudur. Ancak farklı toplumlarda ve kültürlerde algılanma ve tanımlama şekilleri değişebilmektedir. Bir toplumun inanç ve davranışlarının birikimi kültür olarak isimlendirilir. Kültür, çocuğun bakım ve büyütülme prensiplerini de belirler. Bu sebeplerle ailelerin çocuklarına karşı davranışları değişkenlik gösterebilir. Çocuğa karşı yapılan davranışın normal, ihmal ya da istismar olarak belirlenmesinde kültür, farklılıklara sebep olmaktadır. İstismar mağduru olan çocuklar tehlike ve tehdit altında olduğuna inanır, aciz ve savunmasız hisseder, tehdit ve zorluklarla karşılaştığında onları gerçekte olduğundan daha büyük olarak anlamlandırır, kendini değersiz hisseder.

Çocuk istismarı fiziksel, duygusal ve cinsel istismar başlıkları altında incelenmektedir. Fiziksel istismar, çocuğa yönelik kaza dışı, kasıtlı fiziksel güç kullanılması ve bunun sonucunda çocuğun sağlığının, yaşamının, gelişiminin ve onurunun olumsuz olarak etkilenmesi veya etkilenebilecek olması olarak açıklanmaktadır. Fiziksel istismar olarak tanımlanabilecek hareketler vurmak, tekmelemek, sarsmak, ısırmak, boğazını sıkmak, yaralamak, yakmak, zehirlemek, boğmak vb. olabilir. Evlerde fiziksel şiddet cezalandırma amacıyla sıklıkla uygulanmaktadır. Çocuğa yönelik fiziksel istismar çeşitlerinden en sık karşılaşılan olgu dayaktır. Vücutta morluklar, kırıklar, yanıkları vb. her çeşit lezyonların oluşmasına sebebiyet veren istismar fiziksel istismar olarak adlandırılmaktadır. Fiziksel istismara maruz kalmış çocuklarda görülen bazı belirtiler; vücudundaki kırıklar, yanık izleri, ısırık izleri, sosyal olarak; ebeveynlerine karşı korku duymaları, evinde mutlu olmadığına ve orada zaman geçirmek istemediğine dair davranış değişiklikleri, yetişkinlere yönelik çekingen ve ürkek davranışlar, aile üyelerinden biri veya aile üyeleri dışından herhangi biri tarafından kendisine zarar verileceği doğrultusunda ifadelerinin bulunması, arkadaşlarına, hayvanlara, nesnelere yönelik şiddet eğilimlerinin bulunması olarak sıralanabilir. Dayağa maruz kalan çocuklar endişeli olurlar ve olumsuz benlik algısı geliştirirler. Şiddetli bir fiziksel cezaya maruz kalan çocuk korkar, kendisini çaresiz ve değersiz hisseder. Şiddet öğrenilebilen bir davranıştır. Çocukluk çağında şiddete maruz kalan bireyler, geleceklerinde sorun çözebilme yöntemi olarak öğrendiği şiddet davranışına başvurabilmektedir. Çocukluk çağında şiddetli bir şekilde fiziksel şiddete maruz kalmış bir yetişkinin geleceğinde partnerine şiddet uygulama olasılığı artar. Aile içi şiddet konulu araştırmalar ergenlik döneminde fiziksel şiddete maruz kalmış bireylerin, yetişkinlik hayatlarında partnerlerine karşı fiziksel şiddet uygulama eğiliminde olduklarını ortaya koymuştur. Ulaşılan bu bulgular her iki cins içinde geçerli olmaktadır. Fiziksel istismara maruz kalan çocukların benlik saygısının düştüğü ve bununla beraber umutsuzluk ve çaresizlik hislerinin çocukların sosyal etkileşimini etkilediği görülmektedir. Fiziksel istismara maruz kalan çocuklar, arkadaş edinme ve sosyal ortamlara katılmak konusunda güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Fiziksel istismar mağduru çocukların saldırganlık ve öfke eğilimleri yoğun olabilmektedir. Çocuklar, artan intikam duygusunu ile birlikte öfke duygusunu kontrol etmekte zorlanırlar. Başkalarına güvenme ve onları sevme becerisinde zorluk çekerler. Okul devamsızlığı, okul terki, evden kaçma, alkol ve madde bağımlılığı, kabus görme, hayata ve insanlara karşı kaygı hissetme vb. sorunlar görülebilir.

Duygusal istismar ebeveynlerin veya kendisine bakım verenin, çocuğun gelişimi için destekleyici olan ve uygun bir ortam sağlayamadığı durumlarda oluşur. Bu istismar türüne örnek olarak hareket serbestliğinin engellenmesi, küçük düşürme, suçlama, tehdit etme, ayrımcılık, korku oluşturma, dalga geçme, düşmanca tutum, dışlama, sergilemenin fiziksel gücün olmadığı vb. davranışlar örnek verilebilir. Bu tarz davranışlar fiziksel güç içermez. Duygusal istismar, çocukların zihinsel ve fiziksel sağlıklarını; fiziksel, zihinsel, manevi ve toplumsal gelişimlerini negatif anlamda etkileyebilir. Çocuğun günlük yaşamına dair, bir yetişkin tarafından karşılanması gereken ihtiyaçlarının karşılanmaması ya da olumsuz ithaflar duygusal istismar olarak isimlendirilir. Çocuğun yardım isteklerini reddetmek, ihtiyaçlarını karşılamamak, yokmuş gibi davranmak, duygusal yakınlıktan yoksun bırakmak, çocuğa yalnız olduğu hissini yaşatmak, çocuğa sözel ya da fiziksel olarak saldırmak, korkutmak, tehdit etmek, çocuğa kötü rol model olmak, onu suça sürüklemek, çocuğu sorumluluk baskısına maruz bırakarak yaşından büyük davranmasını talep etmek ve buna zorlamak, kardeşler arasında ayrım yapmak bu davranışlara örnek olarak verilebilir. Duygusal istismarda çocuklar kendilerini olumsuz yönde etkileyebilecek tutum ve davranışlara maruz kalırlar. Bu durum çocukların gereksinim duydukları ilgi, sevgi ve bakımdan mahrum kalmalarına, toplumsal ve bilimsel standartlara göre psikolojik hasara uğratılmalarına sebep olur. Bu davranışları sergileyen kişiler yaş, statü, bilgi konumu gibi bir takım özellikleri ile çocuğun üzerinde etki sahibi bireylerdir. En sık karşılaşılan istismar türü duygusal istismardır. Fakat buna rağmen fark edilmesi, tanımlanabilmesi ve yasal olarak kanıtlanması en zor olan istismar biçimidir. Bu istismar türünde çocuklar devamlı olarak eleştirilmekte, tehdit edilmekte, destekten sevgiden mahrum bırakılmakta, duygusal gelişimlerine ket vurulmaktadır.

Cinsel İstismar Çocuğun tam olarak anlamlandıramadığı, onay vermesi mümkün olmayacak, gelişme seviyesi bakımından hazır olmadığı, toplum yasalarını ihlal eden bir cinsel etkinliğe dahil edilmesi durumu cinsel istismar olarak açıklanır. Çocuk cinsel istismarında failler yaşları sebebi ile çocukların üzerinde yetki ve otorite sahibi yetişkinler de olabilir, başka çocuklar da olabilir. Yetişkin bir kimsenin bir çocuğu cinsel doyum amacı ile kullanması da cinsel istismardır. Sadece penatrasyon içeren davranışlar değildir. Aynı zamanda genital bölgeleri elleme, röntgencilik, teşhircilik, pornografi gibi davranışları da içerir. Yürümekte ve oturmakta zorluk çekme, sıkça kabus görme, alt ıslatma, dışkı kaçırma, iştahta meydana gelen ani değişiklikler, yaşından beklenmeyecek düzeyde cinsel bilgilere sahip olma, cinsel yolla bulaşan hastalığa sahip olma, içine kapanma ya da aşırı hareketli olma, eve dönmeyi istememe, sıkça yalan söyleme, vücudunda yaralar, morluklar ya da kesikler, şişlikler olması ve bunların sebeplerinin açıklanamaması, yüz ifadelerinde donukluk, okul başarısında düşüş, alkol ve madde bağımlılığına eğilim gibi durumlar cinsel istismar ihtimalini akla getirir.

Cinsel istismar sık rastlanan ve etkileri uzun süren bir istismar çeşididir. Buna karşın bu tarz vakalar sıklıkla gizli kalmaktadır. Bu bilginin ışığında gerçekleştirilen araştırmalar cinsel istismar vakalarında istismarın çoğunlukla çocuğun tanıdığı biri tarafından gerçekleştirildiği sonucunu ortaya koymaktadır. Ensest (aile içi istismar), cinsel organa dokunma, cinsel organa dokundurtma, oral yolla temasta bulunma, pornografiye maruz bırakma, teşhircilik, cinsel içerikli konuşmalara maruz bırakma cinsel istismarın farklı biçimleridir. Çocuğun cinsel istismarı tüm dünyada sosyal, hukuki, psikolojik bir sorundur. Cinsel istismar yaş, ırk, cinsiyet fark etmeksizin her insanı etkileyebilir. Cinsel istismar konusunda en savunmasız grup çocuklardır. Kişiler çocukluk çağı cinsel istismarlarını utanç, suçluluk gibi çeşitli sebeplerle ortaya çıkarmamakta, gizli kalmasını sağlamaktadırlar. Cinsel istismar her yaşta travmatik bir etkiye sahiptir. Cinsel istismardan sadece mağdur değil, aynı zamanda mağdurun yakın çevreleri de etkilenmektedirler.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu