Kadın ve Erkek Farklıdır!

Son zamanlarda bir hayli kadının ve erkeğin eşit olması gerektiği üzerine konuşuluyorken, bunun için nice kampanyalar düzenlenip, destekler isteniyorken, konuya biraz daha farklı bir boyutuyla yaklaşarak kadın ve erkeğin nasıl farklı olduğunun ve bu farklılığın aslında eşit olmanın zıddı anlamına gelmediğinin hatta eşit olmanın bir gereklilik olmadığının altı çizilmeli.

Eşit olmak denildiğinde aklınıza gelenleri düşünün, tüm bunları genel bir başlık altında sınıflandırmak isteseydik, bu başlıkların içerisinde benzer olmayı bulabilir misiniz? Ayrıntılı düşündüğünüzde aklınıza gelenler, eğer eşit olmanın gerçek anlamını bilerek geldilerse aslında cevabınız ‘Hayır’ olacaktır. Belki ‘Evet’ diyeniniz de olabilir ancak yazının devamında bu ‘Evet’ i tekrar yorumlamanız gerekebilecek. Çünkü kadın ve erkeğin eşit olması demek iki biyolojik sınıfın benzer olacağı anlamına gelmez. Bu iki cinsi birbirine benzer tutmaya çalışmak hem kadının hem de erkeğin varlığına haksızlık olmaz mı?

Eşit olmak, benzerlik üzerine temellendirilmiştir ancak birebir aynısı olmak değildir. Çünkü kadın ve erkek birebir benzeyerek eşit olamazlar. Eşit olmanın tanımı, kadın ve erkek üzerinden yapılacaksa sadece benzerlikten yola çıkılarak yapılamayacak kadar önemli ayrımlar içerir. Bu ayrımlardan en önemlisi kadının doğası ve erkeğin doğasıdır. Eşit olma isteği de kadının ve erkeğin doğasına aykırıdır. Kadın ve erkek birbirlerine ‘ne eksiği ne de fazlası’ olamayacak kadar benzer değildir. Kadın ve erkek ayrımı bulunamayan değildir. Kadın ve erkek hem biyolojik hem de psikolojik anlamda birbirlerinden farklıdır. Toplumda kadın ve erkek denk tutulmaya çalışılırken, görmezden gelmeye çalıştığımız bir noktayı aydınlatmakta fayda var, kadın ve erkek farklıdır. Sosyolojik anlamda haklarının ‘Eş Olması’ nı istemek, desteklemek bir yana tabi ki.

Farklılıklar güzelleştirir, geliştirir, değiştirir, daha işlevsel hale getirir. Farklılığın olduğu, her neresi ve her nasıl bir durumsa orada bir üretim söz konusu olabilir. Aynı olmaya karşı çıkmaz farklılık, aynılığı güzelleştirir. Aynılığa renk verir. Farklı olmak demek, aynılığın yıkımına neden olmak, aşağılama veya üstünlük kurmak demek değildir. Farklılıklarla barışmak gerek, farklı olanı kucaklayabildiğimiz kadar eşit kalabiliriz ancak. Kadın ve erkek, eşit olabilmek için önce farklılıklarını bilebilmeli, buna saygı duyabilmeli, kabul edebilmeli. Tüm bu farklı yönleriyle kadın da erkekte önce özüne dönük barış içinde yaşayabilmeyi öğrendikten sonra birbirlerine karşı eşitlikten bahsedebilmeli. Kadın ve erkeğin farklılıkları beraberinde tamamlanmayı getirir. Bu noktada hem kadının hem de erkeğin bu farklılıkları nasıl karşıladığı çok önemlidir.

İlişkilerdeki sorunlar genellikle, karşı cinslerin birbirlerinin farklı yönlerini doğru karşılama şeklini bilemiyor olmalarından kaynaklanabiliyor. İlişki öncesi döneminde farklı olmayı bir problem oluşturma taşı olarak gören bireyler, ilişkileri sırasında farklılığı en büyük korkuları haline getirebiliyorlar. Aynılığı yakalamak adına birçok girişimde bulunuyor, hatta beraberinde karşılıklı olarak değişimler beklemek durumunda kalabiliyorlar. Bazen bu değişimler ilişki içerisindeki kişileri olumlu etkileyebilirken bazen de zorlayıcı hatta istismar edici bir boyuta ulaşabiliyor. Bu noktada kadın ve erkeğin, ilişki içerisinde olduğu partnerinin, kendisinden farklı ne gibi davranışlar sergilemesi, farklı hangi tutumlar içinde olduğunu gözlemlemesi durumunda olumsuzluğa kapıldıklarını iyi belirlemesi gereklidir. Eğer sorunun oluşumuna neden olan faktör veya faktörler bireylerin birbirlerinden farklı yönleriyse, bunu nasıl zenginliğe dönüştürebilirler farklılıklar üzerine ayrıntılı düşünmeleri gereklidir. 

Kadın ve erkeğin farklılığının konuşuluyor olması bir üstünlük kurma girişimi değildir, hem erkeğin hem de kadının varlığının ayrı ayrı kabul edildiğinin ve buna saygı duyulduğunun göstergesidir.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu