Paranoid Kişilik Bozukluğu

Kişilik bozukları içinde A kümesinde yer alan paranoid kişilik bozukluğu, aslında günlük konuşma dilimizde yer edinen ‘’paranoya’’ olarak adlandırdığımız kişilik bozukluğudur. Bu bozukluğa sahip olan bireylerde en çok fark edilen belirtiler diğer insanlara ne kadar az güvendikleri ve ne kadar fazla şüpheci olduklarıdır. Taşıdıkları şüphenin hiçbir temeli olmamasına rağmen yakın arkadaşları ve aileleri dahil hiç kimseye güvenmezler ve onlardan sürekli şüphe duyarlar. Güvenmemelerinin altında sömürülmekten korkma duyguları yatar. Masum yorumlardaki kastedilmemiş anlamları okurlar ve şanssız olayları kasıtlı yapılmış, pusu kurulmuş olarak yorumlarlar. Paranoid bireyler kişisel bilgilerini paylaşmakta tereddüt ederler çünkü diğer insanların bu bilgileri onların aleyhinde kullanacağını ve bu yolla onları kandırıp sömüreceğini düşünürler. Partnerlerinin sadakatsizliği ile ilgili yersiz şüpheleri vardır, kanıtları olmamasına rağmen aldatıldıklarını düşünürler.

Bu kişiler katı ve kavgacı olma eğiliminde olurlar ve özellikle aşırı bir biçimde öz yeterlilik ihtiyacı duyabilirler. Başka insanlara karşı soğuk, ihtiyatlı, kusurdan ve yakınlıktan kaçınan, kendini korumaya almış kişiler olarak görünürler. Bir görüşme sırasında fazlasıyla gergin olabilirler ve rahatlamakta zorlanabilirler. Paranoid kişilik bozukluğunun mesleki zorluklar yaratma olasılığı da oldukça yüksektir. Özellikle de hiyerarşi ve güce karşı oldukça tetikte olan bu kişiler üstleriyle ve iş arkadaşlarıyla anlaşmakta zorluk yaşayabilirler. Fazlasıyla kindarlardır ve düşmanca duygular besleyebilirler. Günlük hayatta birilerinin onların arkasından iş çevirdiğini, gizlice onlar hakkında konuştuklarını ve söylenen sözlerin arkasında gizli bir mesaj olduğunu düşünürler. Bunun sonucunda kin tutma veya ani kızgınlıkla oluşan saldırgan davranışlar sergileyebilirler. Ömür boyu bir gücenme eğilimleri vardır. Eleştiriye karşı oldukça hassas olmalarına rağmen çevrelerindeki insanları acımasızca eleştirebilirler.

Genelde savunmacı kişilikte insanlar oldukları için bu tanıyı koymak ancak çok detaylı klinik muayene ile mümkündür. Klinik muayeneler sonucu bu tanıyı genelde erkeklerin aldığı ortaya konulmuştur.

Bu hastalar zaman içinde şizofrenik durum geliştirebilirler. Şizofreniden farklı olarak şiddet eğilimlerinin, cinayet ve yaralamaların en fazla ortaya çıkabildiği hastalık grubudur.

Klinik bir bozukluk olan paronoya, üç temel durumla ilişkilendirilebilir:

1)Paranoid Kişilik Bozukluğu: Bu yazının konusu olan paranoid kişilik bozukluğu paranoya tipleri arasındaki en hafif tip olarak kabul edilir. Temel özellikleri arasında kindarlık, aşırı şüphe ve kimseye güvenmeme kriterleri yer alır. Güvensiz ve şüphecilikleri günlük hayatlarında ve kişisel ilişkilerinde işlevsel bozulmalara neden olsa da çok net biçimde gözlemlenebilen tuhaf davranışlar sergilemezler.

2)Sanrılı Paranoid Bozukluk: Bir sanrının yani yanlış inancın baskın olmasıyla karakterize edilmiş bir bozukluktur fakat herhangi bir akıl hastalığı belirtisi yoktur. Kişinin davranışları sahip olduğu sanrı türüne bağlıdır. Örneğin; Zulüm sanrısı(persektuar) yaşayan kişi bir kanıt olmamasına rağmen birilerinden zarar göreceğine inanır. Birilerinin kendisine kötülük yapmayı tasarladığını, izlendiğini, takip edildiğini ve amaçlarının engellenmeye çalışıldığını düşünür. Bunları ima eden küçücük olayları abartarak hezeyan oluştururlar. Persektuar tip kategorisi içinde yer alan bazı hastalar haklarının bir şekilde birileri tarafından gasp edildiğine inandıkları için sürekli olarak adli mercilere ısrarlı başvurular yaparlar.

Grandiyöz tip sanrılı paranoid bozuklukta hasta kendi değerini aşırı şekilde abartarak çok önemli biri olduğuna inanır, büyüklük hezeyanları içinde olabilir. Hasta dünya çapında ünlü olduğuna fakat bazı imkanların olmaması nedeniyle tanınamadığına inanabilir. Grandiyöz tipin diğer bir boyutu dinsel veya mistik içerikli olanlarıdır. Bu hezeyan biçiminde ise kişi mehdi, evliya veya peygamber olduğuna inanır.

Kıskançlık tipi paranoid bozuklukta kişinin partnerinin sadakatsiz olduğu yönünde yoğun düşünceleri vardır. Eşinin bütün davranışlarından ve konuşmalarından bir ipucu yakalayarak sadakatsiz olduğunu kanıtlamaya çalışır. Herhangi bir kanıt bulunmaksızın aldatıldığını düşünür. Bu tip sanrılı paranoid bozukluk, erkeklerde kadınlara oranla daha sık rastlanır.

Erotomanide ise kişi yüksek statüde bulunan bir kişinin kendisine aşık olduğunu düşünür. Oyuncu ya da şarkıcı gibi herkes tarafından tanınmış kişilerin kendilerini sevdiğine dair inançları vardır. Kişi sözle ve davranışla herhangi bir aşk veya sevgi olmadığını kanıtlamaya çalışsa da hasta tarafından gizlenmeye çalışılan aşk mesajları şeklinde algılanabilir. Görülme oranı kadınlarda daha fazladır.

Somatik tipte kişiler önemli bir hastalığa yakalandıkları hezeyanına kapılabilirler.

3)Paranoid şizofreni: En şiddetli tip olarak kabul edilir. Paranoid kişilik bozukluğu ve sanrılı paranoid bozukluktan farklı olarak halüsinasyon görülür. Kişi düşüncelerinin radyodan yayınlandığına inanmak gibi tuhaf düşünceler içinde olabilir.

Paranoid kişilik bozukluğu erken çocukluk dönemini yaşantıları sonucu gelişebilir. Birey çocukluk döneminde ihtiyaç duyduğu sevgi, ilgi, şefkat ve özellikle de güvenlikten yoksun kaldığında ileriki yaşam dönemlerinde paranoid özellikler gösterebilir çünkü birey başkalarına güvenmemeyi öğrenerek büyümüştür. Buradan da anlaşılacağı üzere çocukluk çağı travmaları ileriki yaşamda paranoid kişilik bozukluğunu yordayabilecek niteliktedir.

Sadece erken çocukluk dönemi yaşantıları değil, aynı zamanda biyolojik faktörler de paranoid kişilik bozukluğu için risk faktörü olabilir. Özellikle ailesinde şizofreni öyküsü olan bireylerde bu kişilik bozukluğunun görülme olasılığı daha yüksektir. Genetik faktörler önemlidir.

Paranoid kişilik bozukluğunun tedavisi zorlayıcı olabilir ve uzun psikoterapi seansları almayı gerektirebilir. Çünkü bu kişilik bozukluğuna sahip bireyler kendilerinde bir problem olmadığını, çevresindeki insanların güvenilmez ve her an zarar vermeye istekli olduklarını düşünmektedirler. Tedavi yöntemi olarak sadece ilaç tedavisi uygulamak  geçici bir çözüm yoludur. En iyi tedavi, ilaç ve psikoterapinin beraber yapıldığı tedavi yöntemidir. Terapistin hasta ile işbirliği içinde olması önemlidir. Başlangıçta terapist hastanın hezeyanlarını destekliyor veya reddediyor görüntüsü vermekten kaçınmalıdır. Hasta yardım alma konusunda cesaretlendirilmelidir fakat paranoid kişilik bozukluğuna sahip hasta herhangi bir rahatsızlığının olmadığı yönünde düşüncelere sahip olduğu için hezeyanlarının tedavi edileceğini dair bir imada bulunulmamalıdır. Tedavi sırasında hezeyanları doğrudan eleştirmek yerine bunların, hem kişinin kendisi için hem de sosyal hayatı için doğurduğu sonuçlara dikkat çekilmelidir. Hasta sanrılarını tartışmaya hazır hale geldiğinde gerçeklik sınaması için ve yersiz şüpheleri için hastaya sorular sorulmalı ve açıklamalar yapılmaya başlanmalıdır.

Hastalık tedavi edilmezse şizofrenik özellikler ortaya çıkabilir. Kişinin iş, aile ve sosyal yaşamda işlevselliğinin bozulmasına yol açabilir. Şiddete eğilim artacağı için saldırgan davranışlar görülebilir. Aynı zamanda depresyon veya sosyal izolasyon gibi rahatsızlıklara da neden olabilir.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu