Ev Hemodiyalizi

Bugün toplumumuz kronik böbrek yetmezliği nedeniyle yaşamını hemodiyaliz dediğimiz tedavi yöntemiyle sürdürmek zorunda olan insanlarımızdan haberdardır. Bu tedavinin hemen hemen tüm dünyada bir merkezde haftada 3 kez 4 saat şeklinde bir makina vasıtasıyla kanın içinden geçtiği filtre kullanılarak üremik toksinlerin temizlenmesi şeklinde yapıldığından da herkes az çok haberdardır. Gerçekten ülkemizde 50 bininin üstünde hasta yaşamını bu şekilde sürdürüyor. Bu işle ilgili bir mesleğiniz olmasa bile böylesine bir tedavi yöntemiyle yaşamın sürdürüldüğü durumda bazı sorunlarla birlikte olacağını da kestirebilirsiniz. Bu tedavide damara girilerek belli miktarda kan bir filtreden geçirilerek kan temizlenmektedir. Doğal olarak da suni olarak yapılan bu işlem önemli sorunları da birlikte getirir. Herşeyden önce bu yöntem aralıklı olarak yapılır. Böbrek gibi sürekli çalışmadığı için üremik toksin dediğimiz maddeler diyalizde kandan kısmen temizlenirken diyaliz arası dönemde tekrar yükselir. Üstelik bu toksinlerin hepsi bu kısa süre içinde temizlenemez de. Doğal olarak da hastalar bu yetersizliğin etkilerini ve sakıncalarını uzun vadede yıllar içerisinde görürler. Daha fazla kansızlık daha fazla sinirlerin etkilenmesi , metabolik kemik hastalığı, damarlarda, kalp kapaklarında kireçlenme, damar sertliği ve kalp damar hastalıkları gibi runlarla karşılaşırlar. Bu sorunlar ek bazı ilaçlarla önlenmeye çalışılır. Ayrıca en azından bazı hastalarda bu kısa diyaliz seansı sırasında kramplar, tansiyon düşmeleri görülebilir bu yüzden de yaşam kalitesi bozulur. En önemli sorun da hastalar idrar yapmadıkları için aldıkları tuz oranında iki diyaliz arasında vücutlarında sıvı biriktirirler ve kilo alırlar. Bu birikim tansiyon yüksekliği ve bunun sonuçları olan kalp büyümesi, kalp yetmezliği , beyin felci ve kanaması riskiyle hastaları karşı karşıya bırakır. Haftalık 3 defa 4 saatlik diyaliz seanslarında bu sıvı dengesi çok kez iyi sağlanamaz. Bu nedenle de haftada 12 saatlik hemodiyaliz olan bu hastaların yaşam süreleri maalesef böbrek nakli olan hastalara oranla birkaç kat kısa olabilmektedir.

EV HEMODİYALİZİ YENİ KEŞFEDİLMEMİŞTİR AKSİNE EN ESKİ HEMODİYALİZ UYGULAMA YÖNTEMİDİR!

Bunu açıklamak için kısaca hemodiyaliz tarihinden kısaca söz etmek isterim. Hemodiyaliz tedavisi 2. Dünya Savaşı yıllarında keşfedildi, 50’lili yıllarda -Kore Savaşında- akut böbrek yetmezliğinde geçici olarak , 60’lı yıllarda kronik böbrek yetersizliği hastalarında sürekli olarak uygulanmaya başlandı. Tahmin edilebileceği gibi bugünkü modern makinalara kıyasla oldukça ilkel makinalarla başlandı. Filtreler de neredeyse makina kadar büyük ama temizleme kabiliyeti oldukça düşük cihazlardı. Bu yüzden de günde 15-16 saat gibi sürelerle belli bir miktarda hastaya uygulanabiliyordu. Bu yüzden de bu kadar süreli tedavi olsa olsa evde uygulanması daha kolay ve ucuz olur düşüncesiyle evde uygulamaya konuldu. Bu hastalarda hipertansiyon , anemi gibi bugün diyaliz hastalarında görmeye alıştığımız hiç bir sorun olmuyordu. Diyaliz esnasında tansiyon düşüklüğü görülmüş şey değildi. Geçen yıllar içerisinde diyaliz makinaları gelişti, çok daha etkin filtreler yapıldı. Buna güvenilerek artan böbrek yetmezliği hastalarının daha çoğunu tedavi etme zorunluluğunun baskısıyla diyaliz süreleri hastada 3 kez 4 saat gibi sürelere indirildi. Bir makina ile günde 3 hasta tedavi etme  olanağı doğdu. Diyaliz merkezleri yaygınlaştı. Bu sayede bizim ülkemizde ve gelişmiş ülkelerde artık hemodiyaliz imkanı sağlanamadığı için kaybedilen hasta diye bir şey yok.

Daha çok uzun seanslar halinde evde yapılan hemodiyaliz tedavisini bazı ülkeler sürdürmeye devam etti. Fransa’nın Tassin Kentinde ünlü bir merkezde haftada 3 kez 8 saat diyaliz yapılmaya devam edildi. Benim Kliniğim Ege Üniversitesi Diyaliz Merkezinde de standart uygulama haftada 3 kez 8 saattir. Bu merkezlerin verileri gösterdi ki bu şekilde tedavi gören hastalar diyaliz sırasında hiç sorun (tansiyon düşmesi, kramplar gibi ) yaşanmıyor,  tansiyon yüksekliği hiç görülmüyor, standart diyaliz hastalarının kullanmak durumunda olduğu (kansızlık ve fosfor yüksekliği için) ilaçlar kullanmıyor ya da çok az hastanın kullanması gerekiyor. Bütün bunların sonucunda da böbrek nakli hastaları kadar uzun ve rahat yaşıyorlar. Tabii bu şekilde haftada 3 kez 8 saat HD uygulaması hastanın bütün gününü merkezde geçirmesi gibi durumdur ki yaşam kalitesini tamamen bozar. Bu bakımdan bu uzun süreli uygulama diyaliz merkezlerde değil de hastanın kendi ortamında evde uygulanması, yaşam tarzına göre istirahat saatlerinde uygulanması daha kolay olmaktadır. Bu nedenle bugünlerde ülkemizde ve dünyada eski bir yöntem olan ev hemodiyalizine bir dönüş yaşanıyor. Ev hemodiyalizi uygulamasını değişik nedenlerle böbrek nakli olanağı bulamayan hastalarımızın daha rahat ve uzun yaşamları için bir başka olanak olduğunu söyleyebiliriz.

EV HEMODİYALİZİ NASIL UYGULANIYOR ?

Sağlık Bakanlığının diyaliz yönetmeliği hükümlerine göre ‘’Ev Hemodiyalizi’’ için ruhsat almış bir hemodiyaliz merkezinin kontrolunda merkezin bulunduğu ilde uygulanabiliyor. Dünyadaki uygulamada merkeze bir kaç yüz kilometre uzaktaki bir evde dahi güvenle uygulanmakta olduğunu dikkate alırsak bizde de ilerde merkezin bulunduğu ile komşu illerde de uygulanabileceği düşünülebilir. Hasta böyle bir merkeze başvurmalı, öncelikle bu yöntemi tanımalı, tercihan bu tedaviyi uygulayan bir hasta ile tanışmalı ve daha sonra kendisine uygun olup olmadığına karar vermelidir. Ev diyalizi uygulamasını kabul eden hastalar bu merkezde belli bir süre diyalize girmekte bu esnada da eğitime tabi tutulmaktadır. Bu eğitimle makinayı çalıştırmayı, setlerini takmayı kendi damarına girmeyi nihayet kendisini makinaya bağlamayı öğrenmektedir. Uygulamayı iyice öğrenen hastalar önce merkezde kendi kendine diyalizi uygulamakta bunu iyi bir şekilde yaptığı konusunda kanı oluşunca evde diyaliz uygulamasına izin verilmektedir. Evde hemodiyalize başlayan hastalar (bizim ülkemizde haftada 3 kez 8 saat) kendilerini makinaya bağlamakta ve yataklarına yatıp uykuda bu süreyi tamamlamaktadır. Böylelikle bütün zamanlarını istedikleri gibi değerlendirmekte, işine okuluna gidebilmektedirler. Bu yüzden de neredeyse böbrek nakline eşdeğer bir yaşam kalitesine kavuşmaktadırlar.  Pratik göstermiştir ki tüm hastalar ilk anda kendi damarına girmeyi reddetmektedir, tüm hastalar evde kendi kendine bu diyaliz uygulanmasına kuşku ile bakmakta, korkmakta veya yapamayacağını düşünmektedirler. 

MAKİNA ve MALZEMELER NASIL SAĞLANIYOR ?

Ev hemodiyalizi ruhsatı olan merkezler hastanın evine makina , uygulama için gerekli olan su arıtma cihazı ve gerekli alt yapıyı sağlamaktadırlar. Aynı şekilde filtre , diyaliz sıvısı gibi gereksinimlerin evlere teslimi, tıbbi atıkların toplanmasının organizasyonundan da sorumludur. Hastalardan ayda bir kan numunesi alınarak laboratuvar değerlendirilmesi ve tedavisinin yönlendirilmesi de bu merkezdeki ilgili uzman tarafından yapılmaktadır. 

TEHLİKESİ VAR MI?

Hastalar bir sorunla karşılaştıkları zaman bununla nasıl başedebileceği konusunda eğitilmiş olsalar da 24 saat hizmet veren yardım alabilecekleri bir başvuru telefonuna da sahiptir. Deneyim göstermiştir ki hastalar gayet seyrek olarak bu hattı kullanmaktadır. Uyku esnasında hastalar damar girişimi yapılmış kolunu hiç kıpırdatmadan uyumaya alıştıkları gözlenmiştir. Uyku esnasında makinaya bağlanma hatlarında bir bükülme tedavide aksama olduğunda alarm sistemleri devreye girmekte hatta bir tehlike durumunda makinalar hem alarm vermekte hem de diyalizi güvenle durdurabilme yeteneğindedirler. Yukarıda belirtildiği gibi tansiyon düşmesi, kramp gibi sorunlar bu uzun seanslar esnasında hiç görülmemektedir.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu